Salı, Kasım 04, 2014

Avukatlık Mesleğine Dair

, Bir Yorum Bırak
Avukat sözcüğü eski Yunanca da üstün, ayrıcalıklı ve güzel konuşan anlamında ''Advocatus'' sözcüğünden türemiş ve dilimize geçmiştir.Mesleğin tarihi savunma makamı olarak eski Yunan ve Roma dönemlerine kadar uzanır ancak bu günkü anlamıyla Avrupa'da 13. yüzyılın sonlarında doğmaya başlamış lonca içerisinde örgütlenerek yaklaşık 800 yıllık bir süreçte modern anlamını bulmuş bir meslektir.Sokrates'in yargılandığı halk mahkemesinde yaptığı  dillere destan savunma,savunma  tarihinin  yazılı belgelerde ki başlangıç tarihidir.Avrupa tarihinde ise 14. yüzyıl Fransa'sında Avukatların başka başka şehirlere giderek savunma yapmaları bu dönemde onların 'adaletin gezici şövalyeleri' olarak adlandırılmalarına yol açtı.Fransa'da 1327 yılında bir 'Avukatlık Levhası' yapıldı.1347 yılında Staj müessesi kuruldu Avukatlar 3 gruba ayrıldı: cansiliari , advucati, novi.Avukatlar bu dönemde lonca halinde örgütlenmişlerdir.1574-1571 yılları arasında loncaların güçleri arttırılmış,bir loncaya kabul edilmeden meslek icra etmek yasaklanmıştır .Loncalar,elde ettikleri bu ayrıcalıklara karşı yüksek vergi ödemişlerdir.Lonca ustaları bu vergi yükünü çıraklık dönemini uzatarak ve ustalığa geçiş bedelini yükselterek karşılamaya çalışmışlardı.Loncaların ayrıcalıklı kurumlar oldugunu,Avukat loncasının bayrağını taşıyan asanın isminin, baro başkanının ismine bile kaynaklık etmesinden anlayabiliriz(le baton).Mesleğe kabul yemini, baro takdim gibi ritüelleri ve peruk,cubbe gibi simgeler hep lonca döneminde ortaya çıkmış kurum ve işaretlerdir.Mesleğin Türkiye'de ki tarihçesine bakacak olursak ; bunu Tanzimat'tan önce ve sonra ki dönemler ile,Meşrutiyet,Cumhuriyet dönemleri ve 1960 ile 1980'den sonra ki ve en son olarakta 10.05.2001 tarih ve 4667 sayılı Kanunla 1136 sayılı Avukatlık Kanununda yapılan değişikliklerden sonra ki dönem olmak üzere 7 başlık altında toplayabiliriz.Osmanlı tarihinde 1800'lü yıllara kadar 'Dava vekili' adıyla meslek yapan bir sınıf yoktu.Fakat bu tarihlerde ve bundan çok önceleri,'Arzuhalciler' sınıfı diye bir sınıf vardı.İlk baro levhası 1879 yılında düzenlendiğinde levhada bulunan 105 avukattan bir çoğu azınlıklardandı.17 Haziran 1880 tarihinde ise hukuk derslerini programına alan bir hukuk mektebi ögrenime başlamıştır.Okul yönetmeliğinin 35. Md'si geregince okuldan mezun olanlar dava vekilliği yapma hakkı kazanıyorlardı.17 Haziran 1880 tarihi  aynı zamanda İstanbul Hukuk Fakültesinin kuruluş tarihidir.1884 tarihinde Padişahın iradesi ile 'Rumeli  Şarkı Vilayetine Mahsus Avukatlık Kanunu' çıkmış ve Türkiye'de ilk defa bir kanun metninde 'avukatlık' tabiri kullanılmıştır.Meşrutiyetin ilanından sonra Dava Vekilleri, 31 Temmuz 1908'de divan yolunda Arif'in kıraathanesinde toplanıp birtakım kararlar almışlardır.Bu kararlar;
 -Toplum içinde dava vekilleri hakkında oluşan kötü düşünceleri ortadan kaldırmak, en kutsal haklardan olan savunma hakkını halka anlatmak.
 -Kanuni ve ahlaki yönden niteliksiz insanların mahkemelere kabullerine engel olmak ve bu konuda resmi makamları uyarmak.
 -Hukuk Mektebi mezunlarına basit bir sınav neticesi ruhsatname vermek.
-Dava Vekilleri ile ilgili bir levha düzenlemek şeklinde olmuştur.İstanbul Barosunun bu gün yürürlükte olan levhası 21 Agustos 1908'de alınan kararla hazırlanan levhanın devamıdır.Tüm bu süreçten sonra 1924 tarihli Muhamat Kanunu avukatlık mesleğini Türkiye'de düzenleyen ilk ciddi düzenlemedir.Bu yasanın önemi 'baro' ve 'avukat' kavramlarını ilk defa hukuk sistemimize sokmasından gelmektedir.İşte Avukatlık mesleği Türkiye tarihinde bu süreçten sonra modern anlamda vücut bulmuş ve günümüze gelmiştir.


                                                                                                        -Turgut ARCA-
                                                                                                HKU HUKUK FAKÜLTESİ

0 yorum:

Yorum Gönder